Sahaf - Öteki Alemlerin Efendileri

SAHAF – ÖTEKİ ÂLEMLERİN EFENDİLERİ HAKKINDA

Eğer fantastik kurgu seviyorsanız, Yusuf Özşahiner‘in bir eseri olan Sahaf; gerek hikâyesi ve karakterleri, gerek sayfa tasarımı olarak daha önce benzerine rastlanılmamış bir eser.

Hikâye olarak konusu birazcık ağır ve alışılmadık; ancak okudukça kitabın önü açılıyor ve gitgide daha akıcı bir hal alıyor. Doğal olarak ağır gidişatı zaman zaman okuyucuyu zorlayıp aynı sayfayı birkaç kez tekrar etmeye zorlasa da, okuyucunun canını sıkma konusunda pek başarılı değil. Kimi yerlerdeki cümle bozuklukları sandığınız yapılar, başta garip hissettirse de hikâyeyi gerçek birinin ağzından dinlemiş gibi okumak, kendinizi daha çok kaptırmanızı sağlıyor.

Tabii her şeyden önce yazarın oluşturduğu evren okuru kendi içinde hapsediyor. Karakterlerin bizden olması da onlara duyulan sempatiyi ve samimiyeti bir üst seviyeye taşıyor. Elif, Turan, Alp, Cengiz gibi isimler okuyuşa hoş bir hava katarken isimlerin akılda kalıcı olmasına da yardımcı oluyor. Celasun, Ayşıl, Adal, İgan gibi birçok ismin de Göktürkçe’den kullanılmış olması, sempati hissiyatını daha da artırıyor. Zaten kitabın kapağında ve içeriğinde birçok yerde Göktürkçe harfler kullanılmış. Bu da hikâyenin bir yerlerinde, eski Türk dönemleri ile ilgisi olabileceği hissiyatını veriyor.

Sahaf - Öteki Alemlerin Efendileri

Yapısından değil de biraz da hikâyesinden bahsedecek olursak, Sahaf birçok kez “Ya dünyamız gerçekten böyleyse?” diye düşündürüyor. Hikâyenin kurgu olduğunu ne kadar bilseniz de hikâyeye kapıldıktan sonra neyin gerçek neyin hayal olduğuna kolay kolay karar veremiyorsunuz.

Mekânların tanıdık olması, konuşmaların gündelik konuşma dili şeklinde olması esere korkutucu bir canlılık katıyor. Kitabın ortalarına ulaştığınızda, bir aynada gözlerinizin ne renk olduğuna bakma isteğinizin önüne geçemiyorsunuz. Hikâyenin devamının da olduğunu okurken birçok yerde fark ediyorsunuz (-ki yazar özellikle belirmek istemiş sanırım.)

Bunun farkında olmak mutlu ediyor çünkü hikâyenin sonuna gelecek olmak korkutuyor. Zaten hikâyenin bitmesi de bir tatminsizlik hissiyatına kapılmanıza sebep olacak. Daha önce de bahsedildiği kitap tasarımı özellikle kitabın en sevilen yönlerinden çünkü eskitilmiş hava, kitabın özüne kusursuz bir şekilde oturuyor ve aynı zamanda göz yormuyor. İşlevli ve daha önce pek rastlanmamış bir hareket. Yazarı kesinlikle bu konuda desteklemek gerekiyor.

Kısaca özetlemek gerekirse “Sahaf” ağır ama bir o kadar da hapsedici, kurgu ama bir o kadar da gerçekçi, ürkütücü ama bir o kadar da sıcak ve bizden bir eser. Daha önce denemediyseniz kesinlikle rahatça tavsiye edilebilir…


Yazı: Seyfi Turan Zorlu